2012 Son mu Başlangıç mı?

25 Haziran 2008 Çarşamba

1 yorum  

Mayalar 2012 için 'zamanların sonu' diyor. Ancak bu yok oluş anlamında değil fiziksel bir değişim. İnsanoğlu dört kez geriledi ve artık değişim zamanı. Mayalar'a göre; 2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacak.

Maya Kehanetleri'ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli. Çünkü bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak. Büyük bir tufanla gelecek olan bu yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz. "Beşinci kutupsal kayma" olarak adlandırılan bu değişimde daha önceki değişimlerde olduğu gibi yine kutupların manyetik alanının değişmesiyle meydana geleceğini söyleyen Sınır Ötesi Yayınları'nın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Candan, dünyadaki iklimlerin değişimini de buna bağlıyor. Candan, "Kutuplar yer veya açı değiştirdiğinde kutuplarda buzlar eriyor. Kaldı ki, küresel ısınma sonucu şu anda Kuzey Kutbu'ndaki buzullar zaten erimeye başlamış durumda. Mayalar'a göre de daha önce yaşanan dört çağda tıpkı bu şekilde sona erdi" diyor.

* Peki tüm bu bilgiler bilimsel olarak ortaya konup kanıtlandı mı? Dünyanın en az dört kez kutupsal kayma (kuzey ve güney kutbu) yaşadığı bilimsel verilerle kanıtlandı. En son Discovery kanalında dünyanın manyetik alanının belirli periyotlarla nasıl değiştiğini bilimsel çevreler açıkladı. Hatta bilgisayar ekranındaki üç boyutlu animasyonlarla gösterimi yapıldı. Şu anda dünyanın manyetik alanında muazzam bir değişim var. Bunun da en büyük nedeni güneşte meydana gelen değişimler. İlginç olan Mayalar bunu biliyordu. Konunun bir diğer yanı da Mayalar'ın bununla da yetinmeyip, gelecekte tüm insanlığı etkileyecek trajediyi bizlere şifreli bir şekilde duyurmuş olmalarıdır. Bu şifreye göre dünya için 2012 yılı çok önemli.

NİRVANA'YA DOĞRU

* Yani bu görüşe göre 2012 yılındadünya yok mu olacak?
Mayalar 2012 için 'zamanların sonu' diyor. Fakat bu dünyanın top yekun yok oluşu değil, bir fiziksel değişim. Daha önce yaşanan sanki tufan gibi düşünebiliriz. Bu fiziksel değişimlerle birlikte ruhsal değişimler de birbirleriyle orantılı devam ediyor. Her bir büyük fiziksel değişimlerle birlikte insanlık ruhsal değişimde yaşıyor. Şu ana kadar insanlar aşağıya inişi yaşadı. Birincisinde biraz daha kabalaştı, ikincisinde biraz daha, üçüncüsünde biraz daha... Dördüncünün sonunda tam anlamıyla bir dip yaptı. Bu yüzden 2012'yi Mayalar insanlığın yeniden yukarı çıkışın yaşanacağı bir çağ olarak tanımlıyor. Hatta çeşitli dinler bundan Altın Çağ, vaat edilen cennet veya Nirvana gibi bahseder. 2012'nin önemi burada. Aşağıya inen insanlık tekrar yukarı çıkacaktır. Bunun da ilk basamağı 2012'dir diyor Mayalar.

* 2012 yılında başlayacak olan bu yukarıya doğru çıkış ne kadar zamanda tamamlanacak? Bildiğimiz kadarıyla bu yukarı çıkış süreci başladı. Belki 2012 bir final olabilir. Bu bir süreç. Ancak tufanla kıyameti birbirine karıştırmamak lazım. Kıyamet ruhsal bir değişim, tufan ise fiziksel bir değişim demektir. Kıyamet hem tasavvufi hem de ezoterik (gizli öğreticilik) anlamda ayağa kalmak ve uyanmak demektir. Bu uyanıştan kastedilen ruhsal aydınlanmadır. Böylelikle dinsel metinlerin içindeki sembollerin anlamları da çözülebilecek ve dinsel metinlerde gizlenen gerçeklerle herkes yüz yüze gelebilecektir.

İKİ YILLIK HATA PAYI...

* 22 Aralık 2012 tarihi konusunda hiç şüphe yok mu?
Mayalar'ın yakın geleceğimize ilişkin kehanetleri tüm ezoterik bilgilerle örtüşmektedir. Bu nedenleFİLM GERÇEK Mİ OLACAK? Felaketi anlatan The Day After Tomorrow (Yarından Sonra) filmi gösterime girdiği günden beri çok konuşuluyor. Son zamanlardaki belirtiler de ‘acaba mı’ dedirtiyor.verilen tarihin önemi çok büyüktür. Ancak bu tarihlemede iki yıllık bir hata payı bulunabileceği de gözardı edilmemelidir. Bunun sebebi Maya Takvimi'nin bizim kullandığımız Gregoryen Takvimi'ne çevrilişinde MÖ 1'den MS 1'e geçilmiş olmasıdır. Aradaki 0 atlanmıştır. Yaptığı araştırmada Astrofizikçi Cotterel de bu konuya dikkatleri çekmiştir.

* Bugüne kadar Mayalar'ın hangi kehanetleri yerini buldu? Şu anda bilimsel olarak ispat edilen dünyanın dört kez kutup değişimi geçirdiği. Bugün bu durum ispatlanmış durumda. Günümüz insanları bunu yeni keşfetse de, Mayalar bunun farkındaydılar. Bu bile başlı başına önemli bir şey.

* Mayalar'la ilgili tüm bu bilgilere nasıl ulaşıldı? Bütün bunlar dünyaca ünlü astro fizikçi Coterelli'nin bilgilerini bir BBC muhabiri Adrian Gilbert'in derlemesi sonucunda dünya kamuoyuna duyurdu. En önemli buluş da eski Maya kenti Palanque'deki Yazıt Tapınağı'nda buldukları mezar taşının kapağındaki şifreyi çözmeleriyle oldu.

* Şifre nasıl çözüldü? Simetriyle ilgili bilgileri çözerek çok önemli sonuçlara ulaştılar. Kapağın üzerindeki şerit motiflerini simetrik bir şekilde yan yana getirdiklerinde ortaya Jaguar ve bunun üzerinde de bir Yarasa sembolünün ortaya çıktığını gördüler. Mayalar'ın sakladıkları bu sembollerin bir anda belirmesi Cotterel'i şaşkına çevirmişti. Çünkü Mayalar'ın mitolojik yazıtlarında Jaguar beşinci yani bizim çağımızı, yarasa ise ölümü sembolize etmekteydi!... Kapağın üzerinde açık bir şekilde görülen "Güneş Haçı"nın üzerindeki ilikler ise Güneş'in manyetik iliklerini temsil etmekteydi. Bu da Mayalar'ın gizli mesajıydı. Yaşanacak trajedinin sebebi Güneş'te meydana gelecek olan manyetik değişimlerdir!..

Dilek Sancılı

Maya Kehanetleri

0 yorum  

Maya Kehanetleri'ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli.

2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacak, bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak.

Mayalar'ın kriptoyu andıran tabletlerinde dünyanın son çağına gireceği ancak bunun büyük bir tufandan sonra olacağı yazılı.

Büyük tufanla gelecek olan yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz.

11:11 HİZALANMASI

24 Haziran 2008 Salı

0 yorum  



AYRILIĞIN VE KUTUPLULUĞUN SOMUTLULUĞU VE TEZAHÜRÜ BİRLİĞİN YENİ IŞIĞINDA ÇÖZÜNMEYE BAŞLARKEN, HEPİMİZ FERAHLAMANIN DERİN BİR İŞARETİNİ SOLUYORUZ. BU ZAMANIN GELMESİ UZUN SÜRDÜ. RUHUMUZUN EN ÇEKİRDEK ÖZÜ SONUNDA BİRLİĞİN KALPLERİMİZDE VE DÜNYADA DANS ETMEK İÇİN GELMESİNİ SEVİNÇ, KUTLAMA VE �BİLİŞ� İÇİNDE HAYKIRIYOR.
11 kasim 1991'de 11:11 Enerjisine ilk bebek adimlarimizi atmaya basladik. 11 Ocak 1992 ye kadar, Columba takimyildizindaki Dovestar�dan yayinan formda Mesih Bilinçliliginin enerjisine girdik. Dovestar�in Alçalmasi, Dünya üzerindeki kim olduklarini ve neden burada olduklarini tam olarak hatirlayan herkesi temsil etti. Tüm insanlik için Isigin Giriskapisina açilan bu dogum islemine yardimci olmak için dünya etrafindaki 144,000 insanin kalplerini ve sevgisini aldi.

Dovestar sadece hatirlamis olanlarin düsünceleri ile tutulan Yükselis giriskapisindan geçmek için çabaladi. Birer birer, bir hatirlama notu Dünyadaki Isik Çocuklarinin kalplerinde yankilandi. Dünyada cenneti ilk defa tezahür ettirerek, birer birer Tanri' nın goblenine Kalplerinin Isiklarini bagladilar. Isigin giriskapisi tamamen açildi ve yorgun Dovestar�i kollarina kabul etti. Hatirlayisin atmosferi güzel mavi , yesil küre etrafinda yankilandi ve evrenler boyunca yayildi. Sonunda yeterli sayida Dünyanin Çocuklari unutkanligin uzun uykusundan uyandi.

Bu ilk 11:11 Giris kapisi idi, simdi biz 11:11 de HER SEYİN AKTIVASYONUNU karsilarken, Isigin ve Bilmenin 12 nci seviyesine giriyoruz. Tek Günesin Kalbi bizim kalbimizle birlestiginde, Isigin Ikili sistemini atesler, bölünmüs Isik degil, karesi alinmis Isik.

11:11 bir aktivasyon serisi rakamidir. Bir saatte her 11, 111 veya 11:11 gördügünüzde, bu size Tezahürün Giriskapisina yürümeniz için bir firsat verildigini temsil eder. Evren düsüncelerinizin enstantanesini alir, sonra onu rekor hizla fizikselde tezahür ettirir. 11 Kasimdan 11 Ocak�a kadar zaman periyodu KUTSAL ÜÇLÜ aylari olarak düsünülür. Uyanin ve gerçek isiginiz olun.

On bir ayrica üstatlarin rakamidir. 11:11 Gelen ışıgın üstadi ile her zaman olmus oldugumuz Isik Üstadini aktive eden Hatirlayisin kodlanmis moleküler yapisidir. Bu Yükselistir ve 11:11 Yükselis Giris kapisidir. Yükselis Isigi bir çok formlarda ve bir çok seviyelerde gelir. Her zaman tek bir günde veya tek bir anda gelmez. Her nefesimizle, her düsüncemizle, her sözümüzle gelir. Biz sürekli olarak kelimelerle, düsüncelerle yükselir ve ineriz. 11:11 Giris kapisi aktivasyonu 11 Kasim 2004' te baslar ve 11 Ocak 2005 te kapanir.

11:11 ÜSTAT RAKAMI

1991/1992 DE 11:11 rakami, insanliga bir aktivasyon rakami olarak verildi. Günes Isiginin yeni oktavina enerjisel olarak bize eslik etti. Bizi bugüne dek izleyen nümerik bir imza yaratti. Bu geçen ay 8:8 rakami deneyimledik, bu kadim Misir/Atlantis anilarina yürümemizi sagladi. Kadim ben�imizin daha fazlasini anlayabilecegimiz bir giris kapisi yaratti.

Mikrodalgalarimizin, otomobillerimizin, müzik setlerimizin ve saatlerimizin üzerindeki saate bakariz. Tekrar tekrar 11:11, 12:12, 1:11, 2:22 vs görürüz. Bu nümerik dijitlerin önemli oldugunu özümüzden biliyoruz ama fenomeni açiklayacak verileri göremiyoruz. Biz her optik mantranin hatirlayisina girerken gözlerimiz tamamlanmanin frekansini hissediyor.

Ister ÜSTAT RAKAMLAR (hepsi ayni rakamlar) veya ister KISISEL KODLAR (ayni karisik rakamlari tekrar tekrar görmek) olsun nümerik bilgi inisini deneyimlediginizde [bu rakamlari gördügünüzde] bir tam dakika durun, bu enerjinin sizden dogurulmasina izin verin. En derin arzunuza odaklanin ve arzunuzun tezahür ettigini görün. Evren düsüncelerinizin resmini aldi. Kendinizi eski yerlesik kavramlardan temizleyin ve isigin niyetlerinizin kenarlarina dikilmesine izin verin. Kisisel evreninizdeki her bir rakam bilinçaltinizin DNA konfigürasyonlarinin yeni bir modelini baslatiyor.

11,111,11:11 ilahi anilari arayan bir insan olarak en yüksek potansiyelinize bir giris kapisidir. Tek bir kisi, tüm var olan içinde bir tekilliktir. Tek, etrafindaki dünyanin ayna benzeri yansimasinda kendisini arar. Bu giris kapisi sizin kendiniz için bilmeden kurdugunuz sinirlamalari geride birakma firsati sunar. Birer birer ruhunuzun merkez noktasindaki varliginiz içinde derinde sakli birlige girer.

On birin güçleri Dünyada tamamen aktive oldugunda, tarihi degistirme gücüne sahip olurlar. On biri rakaminda ve rakam dizilerinde (29, 47, 38, 92, 83, 74, 56, 65) tüm sorular ve yanitlar yasar. On bir bize her problemin ögrenmek için ilahi bir firsat oldugunu ögretir. On bir her günkü sikici seylerin ötesini nasil görecegimizi bize gösterir. Inancimizi ve imanimizi sinar ve test eder. Sessiz tanik içindeki küçük sessiz sesi dinlememiz için bizi zorlar. Bize kurban olmadigimizi, galipler oldugumuzu ve hepimizin dünyaya kendimizden baslayarak yükselis islemine yardim etmek için gelen engin varliklar oldugumuzu hatirlatir. O, son olarak isigi içinize yerlestirmenizi ve onu herkesle paylasmanizi ister. On bir bizim En Iyi Arkadasimiz ve Ögretmenimizdir. Bu enerji Aralik 2011 e dek aktive olarak kalacak.

11:11 enerjileri girerken, katilasmis ve bloke olmus bölümlerinizi temizlemesine izin verin. Bilinen ve bilinmeyen tüm cennetler bu 11:11 Giris kapisindan giriyor.

Sevgi olarak bildiginiz her seyle hizaya girin. Kalbin tasmasi önceki duygusal gelgit hatlarinin yükselmesini saglar. Enkazlardan özgür, geçmisin tanimlamalarindan özgür bir kalbe yelken açin.

http://www.thequantumawakening.com/11%20products.htm

MIKAIL - Kasim 2004 deki Enerjiler

0 yorum  

Celia Fenn;

Asagidaki bilgi bize Basmelek Mikail tarafindan verildi ve "Ekimdeki Enerjiler" de verilen bilginin devamidir, çünkü enerji akışı Ekimden Kasim ayina devam ediyor. Ekimde baslatilan olaylar ve modeller Kasim ayinda sonuçlanacak. Kasimin büyük ilgi çekici olayi Dünya ve Yüksek Boyutlar arasinda 11:11 Yildiz kapisinin açilmasi olacak.

Enerjilerin bu döngüsünün Gezegenin gelecegi için önemi var. Gezegensel ve Bireysel DNA kodlarina Yeni Dünyadaki SEVGIYI, BOLLUGU ve ILISKILERI ifade etmek için yeni dizilisler ve kaliplar ekiyoruz.

Ilk Döngü

Ilk döngü Ekimin baslarinda ilk Büyük Quintile gezegensel hizalanma ile basladi ve Yeni Ay ve kismi günes tutulmasi ile sonuçlandi. Yeni Enerjilerin bu tohumlanmasi Dünyanin Günese ait ve Aya ait Döngülerine yakindan baglidir.

Yeni Ay/günes tutulmasi olayi Koç ve Terazinin astrolojik evlerinde gerçeklesti. Koç BEN'İN enerjileri tasir, Terazi ILISKILERIN enerjilerini tasir. Burada baslatilan ve Büyük Quintile olusumu ile enerjilendirilen degisim BEN ve BASKALARI ile ilgili yeni modeller için temelleri dösedi.

Burada bizim için ilk uyanis baska biri veya baskalari ile herhangi bir iliskide olmak için, kisinin önce kendisini sevmesi ve beslemesi gerektigi kavrayisi ve anlayisidir. Ve o BEN güçlü ve berrak olmali ve baskalari ile asil varligini paylasabilmeden önce iyi tanimlanmalidir.

Ikinci Döngü

Ay döngüsü, 28 Ekim�de Akrep/Bogada yeni Aydan Dolunaya uzaniyor. Bu olay, Insanlarin ve Gezegenin kendisinin DNA sina Yeni kalibi veya Kod Dizilisini yerlestirecek olan ikinci Büyük Quintile olusumunu ve Tam Ay Tutulmasini kapsiyor. Bu andan itibaren iliskileri yaratma ve olusturma için yeni kalip elde edilebilir olacak. Oldugunuz yeni dogmus Insan Meleklerin ilahi özü ile mükemmel uyumda paylasmanin ve sevgiyi ifade etmenin yeni bir yolu. Gezegen sonunda simdi birbirine � bagimli olmanin, esit olmayan güç iliskilerinin ve kurban dramalarinin modellerini salivermeye hazir. Bunlarin yerine esitlik, paylasma ve güçlenme gelecek.

Tutulma Boga burcuna düsüyor, Venüs tarafindan yönetilen ev ve geleneksel olarak BOLLUK, GUZELLIK ve SEVGI ile ilgilidir. Yeni kalip yerlestirildiginde, bu kavramlar yeniden tanimlanacak ve yenilenecek. Günes Akrep�te olacak, Pluto tarafindan yönetilen ev. Buradaki enerjiler Insan Türlerinin en derin bilinçalti seviyelerine erisen ve Insan DNA kodlarini yeniden - yazan çok derin seviyede DONUSUMDUR.

Akrep Zodyakin 8 nci evidir ve buradaki enerjiler Yeni Dünyanin Kristal Gezegeninin dogdugu Agustos 2004�ün 8:8 olayi ile rezonansa girer. Siz simdi sevgi ve bollugun Yeni Dünyaya akmasi için giris kapilarini açacak olan yeni kalibi baslatiyorsunuz.

11:11 Yildiz kapisi

Dolunaydan sonra, Günes tutulmasi ve Büyük Quintile enerjileri aktive edilir, bundan sonraki büyük olay Kasim�in 11 inde 11:11 yildiz kapisinin açilmasi ve aktivasyonudur, Kasim Yeni Ayi bu degisim ve dönüsüm döngüsünü kapatmadan önceki gün. Yüksek boyutlar ve Dünya arasinda yildiz kapisi açilacak ve sizinle çalisan isik varliklari Gezegene yildiz kapisi vasitasi ile dökülecek olan Galaktik Merkezden Kozmik Isik ve Ses akimlarini yöneltmek (idare etmek) için hazir duracaklar.

11:11 yildiz kapisinin açilisi renk ve enerji isinlari olarak alinacak olan isiyan göksel sevginin dökülmesi ile Yeni Kaliplari veya Kod dizilislerini enerjilendirecek. Altin ve Gümüs isinlar hakim (baskin) renkler olacak, ancak Aquamarin, Indigo , Mor, Kirmizi , Altin, Macenta ve Seftali , Turuncunun yeni Çok boyutlu renkleri de Kalibi enerjilendirecek. Ve ilk defa, koyu bir MAVI ve SIYAH renk Galaktik Merkezden sizin renk spektrumunuza saliverilecek. O Yeni Dünya frekans spektrumuna otururken, bu en sonunda daha da yüksek frekansta GUMUS � SIYAH renge degisecek (module edilecek).

Bu MAVI / SIYAH/GUMUS / SIYAH renk binlerce yildir Dünya Gezegeni üzerinde görülmedi. Bu renk Galaktik Merkez, Kozmik dogumun ve Üretimin veya Büyük Anne�nin rahminin yeri ile çok derin Kozmik baglantiyi temsil eder. Bu yeni renkler bu zamanda Büyük Anne�nin kendisinin Dünya Gezegenine dönüsünün üretici enerjisidir.

Mavi � Gümüs � Siyah enerjiler sezginizi derinlestirecek ve birbirinizle kalpten baglanma yeteneginizi derinlestirecek. Onceden bazilariniz bu enerjinin yaklastigini hissediyor. Onun dokunusu, sevgi dolu bir annenin dokunusunun çocuklarini iyilestirmesi gibi, kalplerinizi iyilestirecek.

Huzur ve Sevgide kalin : Degisimin Fiziksel Semptomlari ile Basa Çikmak

Siz bu enerjisel olaylari deneyimlerken � isigin, sevginin ve rengin bu dansini � çogunuz yasamlarinizin ve enerjilerinizin yogun stres altinda oldugunu göreceksiniz.

Huzurun ve sevginin enerjisini tasimanizi/tutmanizi istiyoruz. Saliverilmesi gerekenler sizden aksin ve eski yeni ile yer degistirirken enerjilere tutunmaya tesebbüs etmeyin.

Degisimin Fiziksel Semptomlari Ekimde verilen ile aynidir, ancak burada yeniden gözden geçiriyoruz :

Yogun Bitkinlik/Yorgunluk ve yasama devam edememe hissi. Bedende yogun elektriksel duyumlar. Bu, hassas insanlarda Sinir Sisteminde strese neden olabilir. Bozulmus uyku modelleri ve garip rüyalar. Bilinçaltiniz derin hücresel degisimlere yanit veriyor. Bozulmus sindirim sistemi ve basagrilarini ve mide bölgesinde agrilari kapsayan toksin giderme belirtileri. Yogun endise ve korku. Yasamin çok stresli oldugunu hissetmek. Bu, hücresel DNAdaki degisimlerin stresine bedeninizin yanitidir.

Yeniyi Kutlayin

Bu yeni kalibin armagani cogunuzun bekledigi bir armagan olacak. Iliskilerin ve Bollugun enerjileri yenilenecek/canlandirilacak.

Çogunuz simdi, yeni iliski enerjilerinde Ruh Esleriniz ve Ikiz Ruhlariniz ile birlesmeye hazir olacaksiniz. Siz güç iliskileri ve birbirine � bagimliligin Eski Enerji Kalibindaki iliskileri ve �karma� iliskilerini tamamlarken ve kapatirken, deneyimlemis olabileceginiz hayal kirikligi ve acidan sonra bu size büyük sevinç getirecek.

Bazilariniz iliskilerinizi Eski Kaliptan Yeni Kaliba �transfer� edeceksiniz. Bu aranizda yeni bir �kontrat� gerektirir.

Digerleri Yeni Enerji Kalibinda ruh iliskilerini bulacak ve tesis edecek.

Ayrica, eger yeni enerji akisi ile uyum içinde iseniz, bolluk ve para konulari etrafinda ferahlama hissetmeye baslayacaksiniz. Yeni Kalibin Kalpten paylasma gerektirdigini kesfedeceksiniz. Biriktirme Eski Kalip modeli baskalarini güçlendirme ve paylasma gereksinimi ile yer degistirecek.

Bu yeni enerji bireyler tarafindan hissedilecek, ancak daha zengin uluslar yoksulluk içinde yasayanlara gerçekten yardim etmek ve istiraplarini hafifletmek için yollar bulmaya baslarken Küresel ölçekte dikkate deger sekilde tezahür edecek. Dünya Gezegeni üzerinde denge yeniden kurulacak.

Bu özel zamanlarda enerjilere dikkat etmenizi ve Yeni Enerjileri alacak olan isik ve sevginin dalgasini yaratmaya yardim etmek için meditasyonda enerjinizi vermenizi istiyoruz.

http://www.starchild.co.za/novemberturk.html

İNSANIN YENİ TÜRLERİ BİR ENERJİ VE IŞIK VARLIĞI

0 yorum  


İNSANIN YENİ TÜRLERİ BİR ENERJİ VE IŞIK VARLIĞIDIR...

Başmelek Mikail, Celia Fenn vasıtası ile bildirmiştir;
Gezegeniniz Beşinci Boyuta eriştiği için, her şey değişti. Hiçbir şey eskiden olduğu gibi değil. Bir çok insan her şeyin aynı olduğu illüzyonu ile yaşıyor � ancak bu böyle değildir. Değişimleri henüz kabul etmemiş olan insanlar kendilerini yaşamları ile daha da çok mücadele ederken bulacaklar.

Ve, tam şimdi gezegeniniz üzerinde bilinçliliğin hızla yükseldiğini size söylüyoruz ! Beşinci Boyuta ait Bilinçlilik için Kritik Kitle noktasına ulaştınız ve çoğunluk geçişi yapmaya hazır. Şimdi bu şekilde olduğu görülmeyebilir, ancak büyük bir geçişin gerçekleştiğini çok açık gösterecek olan bazı olayların çok yakında gerçekleşeceğini bilmenizi istiyoruz. Ve sonra Yeni Dünyayı inşa etme çalışmanız ciddi olarak başlayacak.

Bir Enerji ve Işık Varlığı

İnsanların kabul etmek zorunda oldukları en büyük değişikliklerden biri şu ki, artık tek başına materyal veya fiziksel varlıklar yok, şimdi enerji ve ışık varlıkları var. Ruhun ve Canın Fiziksel veçheler ile birleştiği Yüksek Bilinçlilik türleri.

Işıkişçileri ve Şifacılar olarak bunun sizin için anlamı şu ki, Şifanın Eski Dünya yöntemleri geniş şekilde demodedir (çağın gereklerini karşılamaz). Beşinci Boyuta ait İnsan bir Enerji ve Işık varlığıdır ve Şifa ve Denge Enerji ve Bilinçlilik seviyesinde gerçekleşir.

Yeni İnsan � uyanmış insan � tamamen uyanmış kundalini akışı ile işlem görür. Yaratıcı ateş onların omurga sütunu boyunca serbest olarak ilerler. Bu, sistemlerinizin içinde enerji akışlarını tutmayı, sürdürmeyi ve dengelemeyi öğrenmenin, Yeni Dünya insanının öğreneceği en önemli kendi � kendine yardım teknikleri olacağı anlamına gelir.

Kundalini ateşi güçlüdür ve yaratıcıdır. Eski Dünya insanları, rutin ve yaratıcı olmayan şekillerde yaptıkları gibi fonksiyon görmesi için kundaliniyi kapattılar. Yeni Dünya insanı Fiziksel ve Spiritüel kundalini döngülerine yeniden � bağlandı ve yüksek derecede güçlü enerjisel akım veya yük ile işliyor.

Sevgililer, bu, bu enerjileri kapsamanın, kontrol etmenin ve dengelemenin yollarını ve araçlarını öğrenmeye gereksiniminiz olacağı anlamına gelir. Çünkü eğer bu enerjiler �dışarı dökülürse� tüketici olabilir ve bir şekilde dengenizi kaybetmenize neden olur. Ancak, akışları dengelemeyi öğrendiğinizde, yeni varoluş halinde esrime/vecit ve sevinç deneyimleyeceksiniz.


Kundalini ve İlişkiler

Yüksek Işık Varlıkları olarak, ilişkileriniz de Yeni Enerjileri yansıtacak. Sadece fiziksel çekicilik yerine, enerjisel ve spiritüel uyumluluğa dayanan partnerleri seçeceksiniz. Ve bu enerjisel bağlantıları sadece zihninizde ve bedeninizde olması yerine Kalbinizde ve Ruhunuzda hissedeceksiniz.

Enerji akışları vasıtası ile sevgi dolu ve erotik ilişkilerde kadim birleşme sanatını tekrar öğreneceksiniz. Ve Enerji alanlarınızı, fiziksel olarak neşeli olduğu kadar spiritüel olarak esrik olan birleşmelerde harmanlama ve birleştirme. Ve şimdi sadece imgeleyebileceğiniz olağanüstü şekillerde birbirinizi sevecek ve destekleyeceksiniz.

Bu tekniklerde ustalaştığınızda, ilişkilerinizin arzuladığınız gibi olduğunu göreceksiniz. Fiziksel beden kadar enerji ve ruhun bağlanması.


Enerjinin İnsan Üstatları


Gezegende şimdi bile size bu teknikleri öğretmeye hazır Enerji tekniklerinin insan Üstatları vardır. Bunlar misyonları, kadim Lemurya�dan enerji ile çalışma ve dengeleme öğretilerini ve tekniklerini size geri getirmek olan kişilerdir.

Eğer bu teknikleri öğrenmeyi arzu edersiniz, meditasyonlarınızda veya dualarınızda işleri Yeni İnsanlara kim ve ne olduklarını tamamen anlamaları için yardım etmek olan bu Üstatlardan ve Öğretmenlerden birine yönlendirilmeyi isteyin
İsteğiniz yanıtlanacaktır.

21 Aralık 2012 FOTON KUŞAĞI ETKİSİ ve NİBİRU...

Sümerler tarafından, Nibiru, yani geçiş gezegeni ismi verilen, Babil astronomları tarafından ise Marduk olarak adlandırılan gezegendir. 2012 yılında dünyaya yakın geçiş yapacağı öne sürülmektedir. Zecharia Sitcin tarafından yapılan araştırmalara konu olmuştur. Dünyadan 4 kat daha büyük olduğu ve güneş çevresindeki turunun 3600 yıllık periyoda sahip olduğu bu araştırmalarda ortaya atılmıştır. Sitchin,Mısır ve Mezopotamya'daki araştırmaları esnasında eski uygarlıkların da bu gezegenden haberdar olduğunu saptamıştır.

Türkiye'de de yazar Burak Eldem konu ile ilgili bir kitap yazmış ve bu gezegenin eski uygarlıklar dönemindeki önemi ve 2012 yılında yapacağı öne sürülen yakın geçişle ilgili teoriler sunmuştur.

Teorilere göre 10. gezegen denen Nibiru (NASA'nın 2001 KX76 olarak katalogladığı gezegen) güneş etrafındaki 3657 yıllık her dönüşünüde dünya'ya yakın olarak gelip geçerken dünya üzerinde türlü felaketlere sebep olmaktadır. Bu seferki geçiş ise kimilerine göre 2012 yılında gerçekleşecektir. Güneş sistemimizdeki elemanlar olarak Zecheria Sitchin Güneş'i ve Ay'ı da cisim olarak ele aldığında 11 cisim söz konusu olmaktadır. Nibiru'yu bu sisteme eklediğinde 12 sayısına ulaşılmaktadır (Sümer tabletlerini çeviren Sitchin'e göre). Güneş ve Ay'ı saymazsak 9 gezegenden oluşan güneş sistemimizde Nibiru 10. Gezegen olmaktadır. Zecheria Sitchin'in kitabında anlatılan 12. Gezegen ile bugün tartışılan 10. Gezegen aynı gezegendir. Son zamanlardaki, Güneş sistemimizdeki gezegenlerin parlaklıklarındaki artış, Jüpiter'in uyduları ile arasında iyonize bir bağlantı oluşması, gezegenlerin manyetik çekim güçlerindeki artış, Jüpiter, Uranüs ve Neptün atmosferlerindeki sıradışı değişiklikler dünya üzerinden teleskoplarla izlenmektedir. Son aylarda tüm dünya'da görülen atmosferik anormallikler ve çeşitli büyüklükteki depremlerin yoğunluk kazanması ile ilgili açıklamalar 10. gezegenin gelişi ile ilgilidir.
Foton Kuşağı Etkisi

Karşımıza çıkan herhangi bir sağlam bilimsel veri yok. Tüm kaynaklarda bilimsel bir kanıtın öne sürülmediğinden bahsediliyor, zira geçerli kanıtlar da yok deniliyor. Elde olan tek şey birkaç bilim adamı ve astronomun tezlerinden ve araştırmalarından ibaret. Zaten bu konu üzerinde araştırmalar yapan bilim adamları da bulundukları yerlerden uzaklaştırılmışlar. Elde olan veriler, bilinen döngünün 26.ooo yıl olduğu, bu geçişin belirtisi olan Schumann Rezonansı'nın değişimi ve Foton Kuşağı içerisinde bulunan yıldızların varlığından ibaret. Açıkça bir kanıt ortaya konulamamış. Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta tanımlayabiliriz.

Edmun Halley tarafından keşfedildi

Keşif, ingiliz astronom Sir Edmund Halley'in (1656-1742) günlerinde başlayan Pleiades çalışmalarıyla başladı. Halley, bu yıldız grubundaki 3 yıldızın Yunanlılar tarafından belirtilen yıldızlar arasında bulunmadığını ortaya çıkardı. Yunan astronomlar ya da Halley yanılmış olabilir miydi? 1991 yılında yayınlanan bir makalede sunulan diagrama göre 6 yıldız; Merope, Atlas, Teygeta, Electra, Coeleno ve güneşimiz Pleiades'in bir yıldızı olan Alcyone'nin yörüngesindeler.Daha sonra Halley şu sonuca vardı: Pleiades takımı belli bir hareket sistemiyle ilerliyordu. Bu tez, Frederick Wilhelm tarafından onaylandı. Pleiades, her yüzyıl için 5.5 saniye kesin bir hareketle döngüsüne devam ediyordu.

Altı gün içinde Dünya'nın tamamen değişeceği iddia ediliyor

Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde sıralanıyor yayınlanan bir çok raporda:

1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık.
2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu).
3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri.

5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç).





Foton Kuşağı etkisine ilk kez Atlantis devrinde girildiği sanılıyor

Kuşağın başlangıç noktası, küçük bir atom parçası ve onun yörüngesinde olan bir grup elektrondan ibaret. İngiliz fizikçi Paul Adrian Maurice Dirac, her bir partikül için bir anti-partikül bulunduğunu öne sürmüştü. 1932'de Carl David Anderson bu anti-partikülü buldu ve ona "positron" adını verdi. 1956'da anti-proton ve anti-nötron keşfedildi. Bir anti-partkül şekillendiğinde, sıradan bir partiküller evreninde meydana gelir ve bu, bir elektronla buluşup çarpışmasından önce bir anlıktır. Bu çiftin toplam kütlesi "Foton" formunda enerjiye dönüşür. Bu yeni ve önceden görülmemiş bir enerji kaynağı gücü sunar.

1961 yılında uydu kaynaklı araçlar tarafından bir foton kuşağı keşfedildi. Bu kuşağın gezegenimizden 400 ışık yılı uzakta olduğu açıklandı. Astronom Jose Comas Sola yedi yıldızlı Pleiades takımı üzerinde özel bir çalışma yaptı ve bir sistem oluşturduklarını keşfetti, ki bizim güneşimiz ve daha pek çok yıldız da bu sistemin parçalarıydılar ve her biri kendi gezegensel sistemlerine sahipti. Güneşimiz bu sistem yörüngesini 24.000 yılda tamamlıyor. Bu 24.000 yıl iki bölümde alınıyor; 10.000 yılı karanlık (ya da Galaktik Gece), 2000 yıl ise Foton Kuşağı'nın ışığında geçirildiği sanılıyor. Ve bazı bilim adamları tarafından, bulunduğumuz dönemin ışık bölgesine geçiş olduğu tahmin edilmekte. Tahmin edildiğine göre böyle bir olay dünyanın oluşumundan beri bir kez deneyimlendi ve bu tarihin de Atlantis devrine rastladığı öne sürülüyor.

Foton Kuşağı temel olarak 3 elementi içermekte. İlki, "Null Zone" (sıfır bölgesi). Bu bölge, madde ve madde olmayan parçaların kuşağın proton parçalarını oluşturmak için çarpıştıkları bölge. Burası ayrıca Pleiades yıldız sisteminin elektromanyetik alanlarının etkisiz bırakıldığı yer. Bu süreç, bilinçlilik seviyelerimizi değiştirecek ve evren yapısına farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak. Diğer bölme ise foton ırmağı ile sıfır bölgesinin (null zone) iç kenarı arasında olan akım alanı. Bu bölgeye geçişle daha yüksek boyuta geçiş imkanına sahip olunacak.



2012'de Işık devrine geçiş yapılacağı söyleniyor

Foton Kuşağı, Dünya ile çarpışmak üzere olan yoğun bir foton(ışık parçacıkları) enerji bandı olarak rapor ediliyor. Ulaştığında 5 günlük bir karanlık, elektriksizlik, yoğun ufo inişleri, insanlık için psişik yeteneklerin ortaya çıkması, insan bedeninde oluşan değişimler (transformasyonlar) ve daha pek çok değişim beklenmekte. Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu dönemin 2012'de son bularak 2000 yıllık "ışık" devrine geçiş yapılacağı söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya dizilmesi ile başlayacak. Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim ise, bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde bir çok farklılık ve mutasyonlar getirecek. Şimdiden deneyimlediğimiz olaylar da aslında bu sıçrayışı doğrular nitelikte: ciddi iklim değişiklikleri, kıta transferleri, v.s. Ayrıca bu kuşağa girildiğinde bilinçlilik boyutlarının her birine geçiş imkanına sahip olacağımız tahmin ediliyor. Şu anda küresel bilinç değişiminin sonuçlarını da birebir deneyimliyoruz aslında. Dünyayı kasıp kavuran savaş ortamı, toplumlar arası anlaşmazlıklar, politik sürtüşmeler ve olagelen olumsuzlukların da bu geçiş döneminde, ya da "null zone"da bulunmamızdan dolayı olduğunu düşünebiliriz.

Bütün canlılardaki değişim

Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde, gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların meydana gelmesi bekleniyor tabii ki.

Null Zone ve Schumann Rezonansı

Bu kuşağa girmeden önce, yani bu zamanda, "Null Zone" (sıfır bölgesi) denilen zaman deneyimlenmekte. Bu dönem boyunca sismik aktivite ve volkanik hareketlenme görülüyor. Ayrıca iklim değişiklikleri ve buna bağlı olarak şiddetli tayfunlar, fırtınalar ve hortumlar gözlemleniyor. "Null Zone", bir başka deyişle, madde ve madde olmayan bütün partiküllerin yok edildiği yer. Oluşacağı beklenen bu foton etkisi çok önemli, zira bize yeni bir enerji kaynağı sunacak. Bu kaynak, doğal olarak fosil yakıtlara bir son verecek ve bunun sonucunda da tahmin edildiği üzere daha yaşanılabilir bir dünya oluşturulmuş olacak. Bu bölgeye geçişin kanıtı olarak gösterilen en güçlü kaynak ise Schumann Rezonansı. Dünya'nın kalp atışı olarak nitelendirilen bu titreşim daha önceki zamanlarda 8.1 iken günümüzde 12.1'e yükselmiş durumda, ve hızla yükselmekte. 13.0 olduğunda ise "Null Zone"un tamamlanmış olacağı rapor ediliyor. Astrofiziksel hesaplamalara göre Foton Kuşağı'na saatte 208.800 km hızla gireceğiz. Kuşağın enerjisi fiziksel sonuçların yanında eterik ve spiritüel anlamda da kendini gösterecek.

Bilimsel veriler, ciddi ve hızlı bir değişim olduğuna işaret ediyor

Rus bilim adamları tarafından açıklanan değişimler de galaksinin merkezinden gelen enerjinin varlığını teyit eder yönde. Dr.Alexey N.Dmitriev'in çalışması gösteriyor ki gezegenlerin atmosferleri, gezegenlerin kendileriyle birlikte büyük bir hızla değişim geçiriyor. Örneğin Mars atmosferi zamanla daha kalınlaşıyor; Ay, kendi atmosferini oluşturmakta. Ya da bu tarz bir değişimi kendi gezegenimizde görebiliyoruz: atmosferdeki HO(hidroksit) oranı daha önce hiç ölçülmediği kadar fazla. Bu oran küresel ısınma, florkarbon emilimleri ya da bu tarz oluşumlar sonucu oluşmuyor; sadece kendilerini gösteriyorlar. İyonosfer tabakasında plazma jenerasyonu, magnetosferde magnetik fırtınalar, atmosferde ise siklonlar aracılığı ile enerji boşalımları oluşumları gözlemleniyor. Daha önceden nadir rastlanan atmosferik yüksek enerji fenomenine artık daha sık ve yoğun rastlanmakta. Gaz-plazma zarfının maddesel birleşimi de transforme olmaktadır. Gezegenlerin manyetik alanları ya da parlaklıkları da hızla değişiyor, artıyor. Jüpiter, Venüs, Uranüs ve Neptün, bu sonuçların alındığı gezegenlerden.

Rus Ulusal Bilim Akademisi Foton Kuşağı üstüne çalışmalar yapıyor

Dünyamızda eyleme geçmiş olan transformasyonlar ise aşikar. Gün be gün artan sismik aktivasyon, volkanik hareketlenmeler ve diğer bir çok doğal felaketler elbette ki gözlerden kaçmıyor. Dr.Dmitriev'in belirttiği ve dikkat çektiği nokta ise bu çeşit bir değişimin dünyada daha önce 10.000 yıl önce görülmesi. Burada göze çarpan ve bazı topluluklar tarafından ortaya atılan konu ise güneş ile dünyanın değişimleri arasındaki bağlantı. Maalesef bu tarz konularda çoğu bilgi ifşa edilmiyor. Bu tarz araştırmaların yapıldığı bir merkez de Sibirya'daki Rus Ulusal Bilim Akademisi. Burada yapılan çalışmalar sonucu edinilen bilgi ise şöyle: Şu anda Güneş Sistemi'nde yaşanılan enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı-daha yüksek olan bir enerji alanına giriyor olmamız olabilir. Ve bu yüksek enerjiye geçişin sonucunda DNA spirallerinin kendileri de değişim geçirmekteler. Şimdiye kadar hayatımızda yer alan bilim araştırmaları sonucu elde ettiğimiz bilgilerle ortaya çıkarılan 2 sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona uğramaktadır. Bu sıçrayışla da bu sarmalın 2'den 12'ye çıkacağı biliniyor. Bu enerji emiliminin Güneş Sistemi'ndeki tüm maddelerin özünü değiştireceği bekleniyor, ki bir bir de deneyimliyoruz çevremizde.

Aslında tüm bunlar, hücresel ya da ruhsal boyutta olsun, bize pek yabancı değil. Çevremizde her an deneyimlediğimiz olayların dökümü sadece. Kainata dikkatlice baktığımızda ve onu içsel sesimizle dinlediğimizde bunlardan farklı bir şey duymayacağımız da aşikar. Hergün yaşadığımız ve gün geçtikçe artan doğal felaketler, politik sürtüşmeler, savaşlar, içsel değişimler binlerce yıldır beklenilen dönemin getirileri elbette. Bunların hepsi asırlardır bekleniyordu; kutsal kitaplarda olsun, kadim medeniyetlerin yazıtlarında olsun her zaman karşımıza çıktılar. Şimdi ise bu değişime tanık oluyoruz ve yeni dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı adapte etmeye hazırlanıyoruz. Zira başka seçeneğimiz de yok; ya değişimi kabul edecek ve "bir" olacağız, ya da eski enerji ile birlikte savrulmayı göze alacağız.



ÜÇ GÜNLÜK KARANLIK


F. Joseph Montagna tarafından derlenmiştir. (Kirael'in BÜYÜK DEĞİŞİM kitabından alınmıştır.)

Derin bir endişeyi ifade ederek başlamama izin verin. Üç Günlük Karanlık, korku ve panik ile değil, Dünya'nın 4. Boyuta yükselişi ile ilgilidir. Lütfen anlayın, bu sadece sizi yükseliş işlemine hazırlamak için bir girişimdir. Bu Değişim, sevgi ile ilgilidir, ve hissettiğiniz korku kendi seçiminizdir. Akıllıca seçim yapın, dostlarım, çünkü Değişim, farkındalığın uyanışının başlangıcı olacak.

Aslında Üç Günlük Karanlık, Dünya Ananın Foton Kuşağına girişi ile ilgilidir. Bu olay Üç Karanlık Günü kapsamaktadır ve bu Değişimin ya da 4. boyuta (5. boyuta) yükselişin müjdecisi olacaktır. Bu dönem boyunca size neler olacağı hakkında kısa bir özet yapmama izin verin. Bütün olay 7 ya da 10 günlük bir dönemde gerçekleşecek fakat lütfen bu rakamların kesin olduğunu düşünmeyin, çünkü 1 gün az ya da çok olabilir.

İLK GÜN

İlk gün, tam tamına bir kargaşa hissi olacak. Bu korku yaratmak için tasarlanmamıştır. Evet, Yaratıcı korkuya izin verir, ama siz bu korkuya kapılmak zorunda değilsiniz. Bu yazıyı okuyanlar, o dönemde ortaya çıkacak olaylara önceden hazırlanmış olacak. Hala korkuyu önlemek için çaba sarf etmelisiniz, çünkü bu olay bütün Dünyada nüfuz edecek. Bu, herkesin korkularını iyileştirerek Değişimi gerçekleştirdiğinden emin olmak için Işık Varlıkları tarafından planlanmıştır. Ve yine, korku içinde yaşadığınız için, aslında bu korkudan birçok iyi şey yaratıyorsunuz. Korkularınızı iyileştirmek, tamamen, Yaratıcı'nın planının bir parçasıdır.

Bu, şimdi neden şu anki korkularınızı ele almanızın gerektiğinin başka bir nedenidir. Korkularınızın üstesinden gelmede ve onları yok etmede deneyim kazandıkça, Değişim ile daha iyi başa çıkabileceksiniz.

Bugünlerde uğraştığınız bazı korkularınız şöyle senaryolar içermekte: Faturalarım ödenecek mi? Evli kalacak mıyım, kalmazsam eğer ne yapacağım? Bütün paramı aptal bir yatırımda kaybedecek miyim? Evet, bunların hepsi gerçek, fakat yapmanız gereken tek şey probleme karşı koymak, ve onu (bilincinizde) berraklık yaratacak noktadan ele almaya hazır/gönüllü olmak. Böylece, daha az korkutucu ve yönetilebilir olacaktır.

İşte bu yüzden kendinizi tanıma çalışmalarınızı ve diğer derslerinizi zamanında tamamlamanız vurgulanmaktadır. Korkularınızın üstesinden gelmeyi mümkün olduğu kadar iyi öğrendiğinizde, Değişim bir kabustan çok bir macera haline gelecektir. Uygulama/çalışma mükemmeli getirir.

İlk gün boyunca, kitlesel hastalık ve görünüşte yıkıcı bölünme illüzyonu ile titreşeceksiniz. Tam anlamıyla 3. Boyutu terk edecek ve 4. Boyuta gireceksiniz, Foton Enerjisiyle birlikte. Dünyanın değişimini o güne kadar hiç deneyimlemediğiniz kadar çok hissedeceksiniz. İlk 12 saatte ya da gün boyunca, pek ortalıklarda dolanmak istemeyeceksiniz. Durağan kalmaya zorlanacaksınız.

Bu Dünya Ananın ani fren yapma yöntemidir. Bu dönem boyunca, kendini sarsacak ve birçok özelliğini yeniden düzenleyecek. Bütün bunların hepsi daha şimdiden planlanmıştır ve Dünya kendini yok etmeden ne kadar ileri gideceğini tabi ki bilmektedir. Bu sizin ilk işaretiniz olacak #8211; kitlesel kargaşanın ortaya çıkışıyla onu takip eden Dünya ananın gürlemeleri.

Buna göre daha önemli bir çok deprem yaşadınız bile. Aslında, bu sefer depremler hemen hemen sıradan bir hale gelecek. Sizin 8 ya da 9 Rihter Ölçeğinizden bahsetmiyorum, daha çok 5 ya da 6 hatta daha az, çünkü bu Dünya Ananın kendini Değişime hazırladığına işaret etme şeklidir. Bununla birlikte, kendini, boyut enerjisinin 3.den 4.ye ilerlediği ve Foton Kuşağı enerjisinin Dünyayı içine çekmeye başladığı son Değişim pozisyonuna yerleştirdiğinde, 3. Boyuttaki son dönüş aşamasını hazırlayacak. Sonuç olarak, yaklaşık ilk günün 12 veya 16 saat sonrası, kalan zamanlar tam anlamıyla zor olacak. Lütfen panik yapmayın! Kaç kere hatırlatılmaya ihtiyaç duyuyorsunuz biliyor musunuz? Lütfen panik yapmayın! Bu ilk saatlerde sakin kalabilirseniz, her şey yerine oturmaya başlayacak çünkü başlangıçtaki deprem sarsıntıları ve bölünmeler şiddetle azalmaya başlayacak.

Ortaya çıkmaya başlayacak diğer özellikler, sıcaklıkta ve güneş ışığında azalmalar içerecek. Daha sonraki birkaç gün boyunca hava akşam üstü gibi olmaya başlayacak. Bu noktadan itibaren çok fazla güneş ışığı görmeyeceksiniz, en az bu değişimi atlatana kadar.

Bu zaman süresince, dehşet verici bir uyanış meydana gelmeye başlayacak. Psişik / telepatik yetilerinize bağlı olarak, öbür tarafa geçmiş olan arkadaşlarınız ve akrabalarınız sizinle iletişime geçebilecekler. Bu sizin, bir çoğunuzun daha önce hiç deneyimlemediği / yaşamadığı bir biçimde görevinizi yerine getirmenize imkan verecek. Bu, son yıllarda bir çok ruhsal rehberin size neden şiddetle MEDİTASYON yapmanızı önermesinin bir başka sebebidir. Bu söz vurgulanmalıdır, ona önem vermeniz gerektiği için.

İKİNCİ GÜN

Bu gün, artan karanlık bütün Dünya'ya nüfuz etmeye başlayacak, daha önce hiç yaşamadığınız / hissetmediğiniz bir soğukla birlikte. Bu derin bir soğuk olacak çünkü içinize işleyecek. Bu zamanda, karbon temelli olmayan diğer varlıklarla da bağlantı kuracaksınız. Bu, neden korkuya dayalı bir hayat yaşayamayacağınızın bir başka sebebidir, yüzleşeceğiniz şey en büyük sınavınızın bir kısmı olacak. Anlamanız gereken tek şey; BU BİR TEST! Yapmanız gereken şey Işığı üstünüzde tutmak, böylece farkındalığınız yükselecek ve sınav yok olacak.

Üçüncü gün, Dünya Ana tamamıyla Foton Kuşağına girmiş olacak ve Dördüncü Boyuta gerçek geçiş meydana gelecek. Bu zamanda, Foton Enerjisi Yeryüzünü tamamen saracak, ve Üç Günlük Karanlık başlayacak. Foton Kuşağının dış bandı, üçüncü boyutun özünü temizleyip dördüncü boyut enerjisini ateşleyebilmek için son derece yoğundur. Karanlık varolacak çünkü ışık parçacıkları o kadar yoğunlaşacak ki "yok" görünümü alacaklar. Bu dış banttan çıkış yaklaşık üç
gün sürecek ve tamamıyla karanlığın içine çekilmişsiniz gibi görünecek. Zamana takılıp kalmamaya çok dikkat edin, aldatıcı olacaktır ve enerjinin yerleşmesinin ve sakinleşmesinin daha uzun sürmesine sebep olacaktır.

Foton Enerjisi, içine girildikçe, güneş ışığını tamamen engelleyecektir. Bu gerçek bir karanlık oluşturacaktır. Foton Kuşağının özü güneş ışığını engelleyebilecek güçtedir. Her nasılsa, güneşin termal enerjisinin bir kısmı Foton Enerjisini delip geçebilecektir, böylece bir "Buz Çağı" yaşamayacaksınız. O kadar şiddetli olmayacak ama inanın ki çok soğuk olacak. Bedeniniz, bir çoğunuzun deneyimleyeceği hareketsizliğin karşılığında titreşimsel bir değişime uğrayacak.

Dışarıya çıkıp sorunları halletmeye çalışmak hiçbir şey ifade etmeyecek. Aşağı inip köşedeki dükkan açık mı diye bakmaya gitmeye çalışmak gerekmeyecek. Açlıktan ölmeyeceksiniz. Üç günde kimse açlıktan ölmez. İlk aşamada, ****bolizmanız değişecek böylece yemek ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Onun yerine sadece çok hafif maddeler yiyeceksiniz. Başlangıçta, sadece Yaratıcının Işıktan oluşturduğu bitki alemi var olacak. Bu, Yaratıcının size sağladığı ama her nedense bu noktaya kadar akıllıca yararlanamadığınız bir şeydir. Artık bu bitkileri sadece akıllıca kullanmakla kalmayıp titreşimlerinin gerçek özünü / aslını da öğreneceksiniz. Eminim ki bazılarınız bu duruma uyumlanmakta zorluk çekecek, fakat birçoğunuz bu yeni yiyecek kaynağından zevk alacak.

Aynı zamanda bu olay gerçekten Yeryüzünü içine çekecek, bu olayı tamamıyla yaşamak kaderinde olanlar, titreşimsel beden transferi ve hareket birliği hakkında zaten bilgilenmiş durumda olacak, böylece fiziksel öz tamamen korunmuş olacak. Bütün bu günlük / olağan seviyede öğrendiğiniz şeyler çok uzak gelecekte olmayan o zamana bir hazırlanış şekli.

Bu üç günlük karanlık ve soğuk döneminin ortasında, dünya populasyonunun çoğu güçsüz ve hareketsiz halde olacak. Öyle yavaşlamış olacaksınız ki bu üç gün şimdiki zamandaki gibi geçmeyecek, ve böylece korkunun bir kısmı ortadan kaldırılmış olacak. Yoğunluğun bu kısmından geçişinizi zar zor hatırlayacaksınız. Bu olay başladıktan ve üç günün ilk gününü geçirdikten sonra, kendi içinizde tamamen kış uykusu halini alacaksınız.

GEÇİŞTEN SONRA

Bu karanlık günlerden çıkışınız en uç beklentilerinizin bile ötesinde olacak. Karanlık dağılınca, günışığı gelmeden önce başka bir 2 ya da 3 günlük bir dönem yaşayacaksınız. Bu dönemde hava akşam karanlığı gibi olacak. İlk adımınızı attığınızda daha önceki gibi ayaklarınızın artık yere değmediğini farkedeceksiniz. Havada sıçrayabildiğinizi, bir süre orada kalabildiğinizi, yavaşça yere inebildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni enerjinin hala yoğun olduğu bölümler olacak, yani bazen aldatıcı durumlar olabilir.

Bedeninizin içinde hareket eden bir şey hissedeceksiniz, ve bedeninizi içinizde ışık saçan bu yeni enerji ile doldurabildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni sizi içine çeken bu yeni hissi seveceksiniz.

Bu yenilikle baş etmeyi yeni realitede size yardımcı olacak öğretmenlerin rehberliğinde öğrenmeniz iki yıldan dört yıla kadar bir zaman dilimi gerektirecek. Bu öğretmenler paylaştıkları için onurlandırılacaklar ve siz de onları takdir edeceksiniz. Şimdi neden hepimizin derslerimizi Geçişten önce tamamlamamız gerektiğini anlamaya başlıyor musunuz? Böylece, daha sonra bunları deneyimlemeye gerek kalmayacak.

Tamamlanmamış her deneyimi direkt olarak bu yeni realiteye taşıyacaksınız, bu nedenle Geçişten önce mümkün olduğunca hazır olun ki diğerleri yeni hızda ilerlerken siz değerli vaktinizi onlarla boşa harcamayın.
Onca zaman geçmesine rağmen neden hala acıkmadığınızı merak edeceksiniz. En ufak bir açlık hissetmemekle kalmayıp, vücudunuzdaki yağlar / şişmanlık da, hepsi olmasa da çoğu, yok olacak. En sonunda açlık duyduğunuzda, Yaratıcının bizim için yetiştirdiklerini yemek ihtiyacı hissettiğinizi fark edeceksiniz. Aslında hep orada olan ama daha önce asla farkedemediğiniz bitkileri göreceksiniz. Birini alacak, ağzınıza atacaksınız ve o da yavaşça ağzınızda çözülecek ve siz de enerjisinin sisteminizde ortaya çıkışını hissedeceksiniz. Ve sonra birden değişik nefes aldığınızı fark edeceksiniz. Nefesiniz başınızın tepesinden gelecek ve alışılmadık bir biçimde tamamen bedeninizi dolduracak. Böylece, Geçişten sonraki ilk birkaç gün, daha önce deneyimlediğinizden, alışık olduğunuzdan farklı olan her şeyle işlev görmeyi öğrenmekle geçecek.

Bir çok yeni şey, yeni ve aydınlanmış düşüncelerinizi meşgul edecek. Bütün düşünme sisteminiz fazlasıyla açık olacak, ve hafızanız hazır olduğunuzun da ötesinde olacak. Yaklaşık 2000 yıl boyunca Dördüncü Boyutun zevkine varacaksınız.

Genel anlamda, dostlarım, bu sarsıcı bir dönem gibi görünmesine rağmen, (bu dönem) toplu aydınlanma sürecinin başlangıcıdır. Hepiniz, bir çok yaşam boyunca yükselişin tamamını hatırlamak için hazırlanıyorsunuz. Hiçbir şey boşa gitmemiştir. Derslerinizi büyük bir ilgiyle ve istekle öğrenin, böylece eski bavullarınızı yeni ve heyecan verici çağa taşımamış olursunuz.

Her birinizin yaşam planı belli başlı deneyimleri içerir ve her deneyim yeni bir anlayış düzeyi yaratmak için tasarlanmıştır. Bir dersi kısa kesmeyi seçtiğiniz her seferinde, o ders, daha sonra üstünde çalışasınız diye yeni realiteye ertelenir. Deneyimleme ihtimallerini asla geri çevirmeyin.

Her şeyin geçmişte hayalini kurduğunuz bir yere taşınmış olduğu yeni bir enerjide uyandığınızı düşünün. Çevrenize baktığınızda ve hayatın potansiyellerini incelediğinizde, hayat göz alıcı güzelliktedir. Ve sonra, yeni bedeninizi ve onun yeni enerjideki yetilerini anlamaya başlarsınız. Her nasılsa, tamamlanmamış öğrenim durumuna uygun olarak, Yüksek Benliğiniz, daha önce kaçtığınız belli başlı deneyimleri tekrarlamak zorunda olduğunuz bir plan yapar. Tüm varlığınızla yeni enerjiyi deneyimlemek / yaşamak isterken, bütün dersler tam öğrenilmeden bir adım dahi ileri gidemeyeceksiniz. Bu yüzden hiç bir ihtimali göz ardı etmeyin. Yüksek Benliğinizin sizin için yarattığı her şeyi büyük bir arzuyla tamamen öğrendiğinizden emin olun, çünkü bu sizin yeni bin-yıla girişinize izin verecek.

Bu sadece başlangıç. Bu kısa süre zarfınca toplam deneyimi yargılamayın, ve en önemlisi PANİKLEMEYİN!
İndigo Dergisi
Haber: Didem Çivici


NİBİRU NEDİR?

0 yorum  


Teorilere göre 10. gezegen denen Nibiru (NASA'nın 2001 KX76 olarak katalogladığı gezegen) güneş etrafındaki 3657 yıllık her dönüşünde dünya'ya yakın olarak gelip geçerken dünya üzerinde türlü felaketlere sebep olmaktadır. Bu seferki geçiş ise çeşitli kaynaklara göre 2012 yılında gerçekleşecektir. Güneş sistemimizdeki elemanlar olarak Zecheria Sitchin Güneş'i ve Ay'ı da cisim olarak ele aldığında 11 cisim söz konusu olmaktadır. Nibiru'yu bu sisteme eklediğinde Sümer tabletlerini çeviren Sitchin'e göre 12 sayısına ulaşılmaktadır. Güneş ve Ay'ı saymazsak 9 gezegenden oluşan güneş sistemimizde Nibiru 10. Gezegen olmaktadır. Zecheria Sitchin'in kitabında anlatılan 12. Gezegen ile bugün tartışılan 10. Gezegen aynı gezegendir. Son zamanlardaki, Güneş sistemimizdeki gezegenlerin parlaklıklarındaki artış, Jüpiter'in uyduları ile arasında iyonize bir bağlantı oluşması, gezegenlerin manyetik çekim güçlerindeki artış ve değişimler, Jüpiter, Uranüs ve Neptün atmosferlerindeki sıradışı değişiklikler dünya üzerinden teleskoplarla izlenmektedir. Son aylarda tüm dünya'da görülen atmosferik anormallikler ve çeşitli büyüklükteki depremlerin yoğunluk kazanması ile ilgili açıklamalar 10. gezegenin gelişi ile ilgilidir. Pioneer 10 ve 11'in dünyada'dan uzaklaşma hızlarındaki azalmaların da 10. Gezegen etkisi ile olduğu ileri sürülmektedir. Gezegenin gelişi ile ilgili İnternet'ten toplanan bilgiler bu sayfada toplanılmaya çalışılmıştır.

Neler oldu?
1976:
Zecheria Sitchin'in 12. Gezegen kitabı piyasaya çıktı.
1979: Zecharia Sitchin'in kitabının piyasaya çıkmasından 3 yıl sonra Amerikan Astronomi Birliği "Planet X" projesini başlattı.
1981
: Pluto'nun yörüngesinde saptanan düzensizlikler üzerine 10. gezegenin var olup olmaması üzerine araştırmalar başlatıldı.
1982: NASA resmi olarak 10. gezegenin varlığını kabul etti.
1983: Nibiru, NASA'ya ait IRAS (Infrared Astronomical Satellite) uydusu ile 10. gezegen olarak ilk defa görüldü
1992: Kuiper Kuşağı üzerinde ilk çalışmalar David Jewitt ve Jane Luu tarafından Hawaii Üniversitesinde başlatıldı. O tarihten günümüze değin Kuiper Bölgesinde 400 kadar nesne saptandı.
1998: 1970'li yılların başında gönderilen uzay araçlarının uzaklaşma hızlarındaki azalmalar dikkat çekti (Pioneer 10, Pioneer 11). 90'lı yılların başında bunun nedeni anlaşılamadı. Bu sene ise bunun 2001 KX76'nın çekim gücünden kaynaklandığı öne sürülüyor.
2000: NEOS (Near Earth Objects) projesi kapsamında 2001 KX76 dahil olmak üzere dünya yaşamını tehlikeye sokabilecek olası cisimler üzerinde çalışmalar başlatıldı.
Şubat 2001: Kuiper Kuşağı çevresinde dolanan CR105 isimli kuyrukluyıldızın yörüngesindeki belirgin düzensizlikler üzerinde çalışmalar başlatıldı. Düzensizliklere orada büyük bir gezegenin sebep olacağı sonucuna varıldı.
4 Nisan 2001: Gezegen, Arizona Lowell Gözlem Merkezince 2001 KX76 olarak Robert Millis ve arkadaşları tarafından resmi olarak kataloglandı.
7 Ocak 2001: İsviçre'deki Neuchatel gözlem evinde de gözlendi. Bilimadamları keşiflerini basına duyurduktan bir hafta sonra haberin asılsız olduğunu belirttiler.
11 Nisan 2001
: National Optical Astronomy Observatory (NOAO) tarafından 10. gezegen, Trans Neptunian Object (TNO) 28976 = 2001 KX76 olarak onaylandı.
23 Ağustos 2001: ESO 2001 KX76'nın Ceres'ten daha büyük olduğunu duyurdu.
2001
: Deep Ecliptic Survey isimli proje kapsamında Nibiru'nun ilk dijital resimleri çekildi (Tucson yakınlarındaki (AZ) Kitt Peak Ulusal Gözlemevi ve Şili'deki Cerro Tololo Inter-American Gözlemevi).
2001: Nibiru'nun albedosu, rengi ve diğer özellikleri 6.5-metrelik Magellan Teleskopu ile Las Campanas'taki gözlemevinde (Şili) saptandı (Magellan Instant Camera (MagIC).
2003: 10. Gezegenin yaklaşmasının etkisiyle dünyanın her tarafında çeşitli büyüklüklerde depremler olmaya başladı. Can kaybına yol açmayan hafif depremlerin sayıları artmaya başladı.
2003: 1980'li yılların ortalarından itibaren meydana gelen Güneş'teki anormallikler sebebi anlaşılamamıştı. Nibiru'nun etkisi ile Güneş'teki değişiklikler dünyadaki tüm güneş gözlemevlerinde ve uzaydaki SOHO uydusu ile incelenmeye başlandı.
17 Nisan 2003
:
2001 KX76'nin ismi “Ixion” olarak değiştirildi.
15 Mart 2004: NASA, Kuiper kuşağında yeni bir büyük cisim saptadığını duyurdu.
2003 VB16 olarak kataloglanan bu yeni cisme SEDNA ismi verildi.
6 Eylül 2006: 2003 UB313 (Önce Xena sonra Eris ismi verildi) Güneş'ten 97 Astronomik birim uzaklıkta 10. gezegen adayı olarak keşfedildi ve kataloglandı

Neden 12. ya da 10. gezegen deniyor? Madem Güneş Sistemimizde 9 Gezegen var Nibiru'nun 10. Gezegen olması gerekmiyor mu?

1. Güneş
2. Merkür
3. Venüs
4. Dünya
5. Ay
6. Mars
7. Jüpiter
8. Satürn
9. Uranus
10. Neptün
11. Plüto
12. Nibiru
1. Merkür
2. Venüs
3. Dünya
4. Mars
5. Jüpiter
6. Satürn
7. Uranus
8. Neptün
9. Plüto
10. Nibiru
Sayıların değişmesinin sebebi Güneş'i ve Ay'ı da dikkate alıp almamak yüzünden.

.: 2003 mü 2012 mi?
Maya takviminin sonu olan 21 Aralık 2012, bazılarına göre Gregoryen takviminde Mayıs 2003'e tekabül ediyordu. Bu konuda iki görüş vardı. Şu an elde sadece 2012 görüşü kaldı.